Giriş
CBAM Vergisinin Nasıl İşlemesi Gerekiyordu?
Başlangıçta, genel kanı, SKDM vergilerinin 2026'da toplam ithal emisyonların sadece %2,5'ini oluşturan vergiyle başlayarak 9 yıllık bir süre boyunca kademeli olarak uygulanacağı ve 2034'e kadar kademeli olarak 0'e çıkarılacağı yönündeydi. İthalatçılar bu konu nezdinde çok endişeli değildi çünkü SKDM sisteminin aşağıdaki gibi işlemesi bekleniliyordu:
- Önceden belirlenmiş SKDM faktörlerine dayanarak: İthal edilen gömülü emisyonların sabit ve öngörülebilir bir yüzdesi 2026'dan itibaren vergilendirilecekti.
- Yavaş yavaş artış olacağı: Bazı ufak değişikliklere rağmen büyüme hızı şu ana kadar genel olarak istikrarlı seyretti ve yıllık ortalama oldu.
- Eşit uygulama: Aynı SKDM faktörleri, emisyon yoğunluklarından bağımsız olarak tüm üretici ve ürün tiplerine (CN kodları) eşit şekilde uygulanacaktı.
Bu mantığa göre, mali maliyet ilk birkaç yılda nispeten düşük olacaktı. Karbon yoğun ürünler ile bunların yeşil alternatifleri arasında tahmini bir maliyet eşitliğine 2029 ve 2030 yıllarında ulaşılacağı varsayılmıştır.
SKDM Vergi Sistemi Gerçekte Nasıl İşleyecek?
Sistemin gerçekte nasıl çalışacağını daha iyi anlamak için sistemi belirli bir örnekle inceleyelim. SKDM'ye tabi emisyonların hesaplanmasındaki aşağıdaki metodoloji takip edilecektir;
SKDM Vergisi= Gömülü Emisyonlar - [SKDM Benchmark Emisyonu × (1 - SKDM faktörü)]
2026 yılında AB'ye bir ürün ithal ettiğinizi ve bu ürünün 2,5 ton CO2 (tCO2e) emisyona sahip olduğunu varsayalım. Bu ürün için SKDM benchmark değerinin 1 tCO2e olarak belirlendiği durumda, bu çerçeveye bakılarak 2026'da 2,5 tonun tamamı için değil, aralarındaki farktan biraz daha fazlası için vergilendirileceğiniz söylenebilir.
2026 yılı için SKDM faktörü "ters" kullanıldığında, yani yüzde 97,5 (100 – 2,5), SKDM vergisine tabi emisyonlar 2,7 – 1 x 0,975 = 1.525 tCO2e/t olacaktır. Bu, söz konusu CN kodu için toplam gömülü emisyonların yüzde 2,5'inin değil, yüzde 64'ünün (1.725 / 2,5) 2026 yılında vergilendirileceği anlamına gelir.
Aynı örnek 2030'da, yüzde 51,5'lik "ters" SKDM faktörüyle, 2.185 tCO2e'nin vergilendirilmesiyle sonuçlanacaktır: yaklaşık yüzde 81 olarak düşünebilirsiniz.. Bu değer daha sonra 2034'te kademeli olarak yüzde 100'e yükselecektir, sonrasında ise vergilendirmenin tüm gömülü emisyonlara uygulanacağı ve herhangi bir benchmark sürecinin göz önünde bulundurulmayacağı öngörülmektedir.
Gömülü emisyonları kıyaslama değerinden daha düşük olan ürünleri satın almanın SKDM vergi harcamalarını sıfırlayacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Aşağıda, gömülü emisyon = 0,5 ve referans = 1 olduğunda durumun nasıl görüneceğine dair bir örnek yer almaktadır. Başlangıçta vergi sıfır olacaktır ancak 2031'den itibaren vergi yine de devreye girecektir. İlk yıllarda herhangi bir sübvansiyon şu anda planlanmamaktadır.
Maliyet Ne Kadar Olacak?
SKDM Maliyeti = (SKDM Vergisine tabi emisyonlar) * (Ortalama haftalık AB ETS fiyatı)
Vaka Çalışması: SKDM'nin Demir Boru ve Alüminyum Tel Üzerindeki Etkisi
Bu vaka çalışmasında, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının demir boru ve alüminyum tel olarak iki spesifik ürün üzerindeki potansiyel etkisini inceleyeceğiz. Bu ürünler çeşitli endüstrilerde kritik öneme sahiptir ve SKDM'nin bunlar üzerindeki maliyet etkilerini anlamak üreticiler ve ithalatçılar için hassas bir öneme sahiptir.
Ürünler ve Referans Değerleri Karşılaştırması
- Demir Boru (CN Kodu 730300)
- Öngörülen Referans Değeri: 1 tCO2e
- Güncel Fiyat: Ton başına 1.200 €
- Alüminyum Tel (CN Kodu 760500)
- Öngörülen Referans Değeri: 5 tCO2e
- Güncel Fiyat: Ton başına 975 €
Öngörülen referans değerler, bilgiye dayanan tahminlere dayanmaktadır ve resmi değerler Avrupa Komisyonu tarafından açıklandığında değişebilir. Her ürün için, gömülü emisyonlarına göre üç farklı senaryo altında 2026'dan 2034'e kadar öngörülen maliyet artışlarını analiz ettik.
Sonuçlar
SKDM vergisi, özellikle daha yüksek karbon emisyonuna sahip ürünler için hem demir boru hem de alüminyum tel için önemli maliyet artışlarına yol açacaktır. Analiz bazı önemli noktaları açığa çıkarmaktadır;
- Kademeli Maliyet Artışı: Her iki ürün de zaman içinde önemli maliyet artışları gösteriyor; en büyük artışlar yüksek karbon senaryolarında görülüyor.
- Emisyon Bazlı Etki: Daha yüksek gömülü emisyona sahip ürünler daha yüksek maliyet artışlarıyla karşılaşacak ve bu durum üreticilerin karbon ayak izlerini azaltmaları için güçlü bir teşvik oluşturacaktır. Bir ürünün emisyonları, referans ölçütüne ne kadar yakınsa, maliyet artışı o kadar düşük olacaktır.
- Pazar Rekabet Gücü: Düşük karbon yoğunluklu ürünler, SKDM kapsamında rekabetçi kalabilmek için emisyonların erkenden azaltılması ihtiyacını vurgulayarak fiyat avantajı elde edecek.
Referans Değeri Birdenbire Nasıl Ortaya Çıktı?
SKDM, yerel AB üretimi ve ithalatı için eşit şartlar sağlamak amacıyla AB Emisyon Ticaret Sistemini (ETS) yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Bu nedenle, SKDM yalnızca AB ETS ile aynı malları ve sera gazı emisyon türlerini kapsamakla kalmayıp sektörel ve performansa dayalı kıyaslamalara dayanan ücretsiz tahsisat fiyatlandırma sistemini de taklit eder.
Şimdilik, AB ETS kapsamında, AB dışından daha ucuz ve karbon yoğunluğu daha fazla olan ithalatların bunların yerine geçmesini önlemek amacıyla yerel AB fabrikalarına ücretsiz tahsisatlar dağıtılmaktadır. Ancak şirketlerin yıllık tahsisat üst sınırını aşmaları durumunda ETS açık artırmalarında biraz daha satın almaları gerekecek. Bu, yerel AB “karbon vergisinin” yalnızca marjinal emisyonlara uygulandığı ve karbonsuzlaşma teşvikinin neredeyse hiç olmadığı anlamına gelmektedir.
Bu nedenle, aşağıdakileri sağlayan bir kıyaslama sistemine ihtiyaç duyulmuştur:
- Karbondan arındırılması daha kolay olan sektörlere ya da elektrik üretimi sektörü (fosil yakıt vs. yenilenebilir enerji) gibi yeşil alternatif teknolojinin geleneksel teknolojiyle maliyet açısından zaten rekabetçi olduğu sektörlere daha az ücretsiz tahsisat. Aslında kamu hizmetleri şu anda AB ETS tahsisatlarının (veya EUA'ların) çoğunu satmaktadır.
- Aynı sektördeki emsallerine göre daha yüksek emisyon yoğunluğuna sahip fabrikalara daha az ücretsiz tahsisat veriliyor. Yeşil liderler davranışları nedeniyle teşvik edilirken, geride kalanlar artan miktarda EUA için ödeme yapacak.
AB ETS'de, üretim süreçlerinin ve malların “ideal” karbon emisyonlarına ilişkin kriterler belirlenmektedir. Bir üreticinin emisyon yoğunluğunun bu kriterleri aşması durumunda daha az ücretsiz tahsisat alır. AB ETS kriterleri, en az karbon yoğunluğuna sahip ilk 'luk üreticinin ortalama emisyonlarını yansıtmaktadır.
Benzer şekilde, SKDM vergi çerçevesine de karşılaştırmalı değerlendirmeler getirilecektir. İthal edilen gömülü emisyonlar ile CBAM emisyon ölçütü arasındaki fark ne kadar büyük olursa, mali yük de o kadar yüksek olacaktır. İthalatçılara yönelik SKDM yükümlülüğü, aynı malları üreten AB fabrikaları ile aynı olacaktır. Ücretsiz tahsisatlar, CBAM faktörü arttıkça aynı hızla aşamalı olarak kaldırılacak, CN kodu düzeyindeki CBAM emisyon kıyaslamaları ise AB ETS'deki ücretsiz tahsisatlarla aynı rolü oynayacaktır. Bu mekanizma, dünyada ilk ve ekonomik açıdan adil karbon fiyatının temelini oluştururken, AB ve üçüncü ülkelerde üretilen mallara eşit muamele edilmesini sağlıyor.
Yakın Gelecek: 2026
Sonuç olarak, 2026 SKDM vergilendirmesi ithal edilen gömülü emisyonların yüzde 2,5'i üzerinden olmayacaktır ancak yüzde 60 veya daha fazlasına da denk gelebileceğini belirtmek gerekir. Demir boru ve alüminyum tel gibi ürünler, gömülü emisyon seviyelerine ve karşılaştırılacakları SKDM kriterine bağlı olarak yüksek fiyat artışları görecektir.
Pek çok karar verici, bu karbon vergisinin sadece enflasyonist olduğunu ve "zaten herkes için geçerli olduğunu" düşünme eğiliminde olsa da, aslında bu, sanayi sektöründe karbonsuzlaşma yarışının başlangıcını işaret etmekyedir. Bu vergi, zaten dar olan marjlarla birleştiğinde, sektörün rekabet dinamiklerini önemli ölçüde değiştirebilir; bu durumda da ilk hamleyi yapanlar, proaktif yeşil tedbirlerinin getirilerini yarından itibaren mutlaka göreceklerdir.